4 yıl önce başlayan boşanma sürecinin 2022 yılı Ekim ayında tamamlandığını ve 6 yaşındaki oğlu M.S.A.’nın velayetinin eski eşi F.K.’ya verildiği hatırlatan iş adamı Muhammet Aydın, “Çocuğumu görmemle alakalı olarak her ayın 1. ve 3. Cumartesi günü sabah 10.00’dan ertesi gün sabah 16.00’ya kadar, dini bayramlar, her yılın Temmuz ayının 15. günü ve yarıyıl tatillerinin ikinci haftası için görüş günleri belirlendi. Hükmedilen nafakayı ödemekte ve çocuğumun tüm masraflarını düzenli olarak bilgim olduğu müddetçe karşılamaktayım. Çocuğumun ikamet ettiği yer değiştirildi, bulunduğumuz yerden 100 km uzaklıkta olan ikamete taşındı. Bu durum bana mesaj yoluyla sonradan bildirildi. Baba olarak bu süreçten en başından beri haberdar olmak hakkımdır. 2 Eylül 2023 Cumartesi ortak planlanan görüşme gününde yeni ikamete gittiğimde kapı açılmadı ve çocuğum bana gösterilmedi. Yine mesajla icra yoluyla almam söylendi” dedi
İlk icra yoluyla görüşme gerçekleşemedi
Yaklaşık 1 aydır göremediği oğlunu en azından icra yoluyla görebilmek için tüm yasal sorumluluklarını yerine getirdiğini kaydeden Aydın, şöyle konuştu:
“Boşanma sürecinde tarafıma çocuğumla ilgili çeşitli huzursuzluk, tahrik, manipülasyon yapıldı ve çocuğumla olan ilişkimin bozulması için engellendim. İcra yoluyla çocuğumu almak zorunda bırakıldım. 07 Ekim tarihinde denk gelen yasal görüşme günüm için avukatım Denizli Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri Müdürlüğüne başvuruda bulundu. Sistemde yaşanan yoğunluktan dolayı talebin kabul edilemeyeceği söylenmiştir. Gerekçe olarak ilgili birimde personel olmadığı bildirilmiştir. Halihazırda çocuğumu görmemle alakalı birçok sıkıntı yaşamama rağmen, maalesef devletin kurumunda da böyle bir mağduriyet yaşadım. Bu durum çocuğumu 5 hafta görememe neden olmuştur. Bu süreç çocuğum ve benim için yorucu, yıpratıcı aynı zamanda üzücü oldu. Ailenin Korunması ve Kadına Şiddetin Önlenmesi kanunun gerekliliklerine ve yükümlülüklerine uymakta ve kararlara saygı duymaktayım. Lakin iyi niyetli olmayan tavır ve tutumların da hem kendim hem de benimle aynı durumda olan insanların maruz kaldığı ifade etmek isterim”