En temel haklardan yoksun bırakılan yurttaşlarımızın sorunlarının çözümü için TBMM’nin çözüm üretmesi gereken adres olduğunu ifade eden Gülizar Biçer Karaca; “Parlamento, devletin öntedbirlilik ilkesinin gereklerini yerine getirmekte bir an önce adımlar atmak ve gereğini yapmakla sorumludur.” dedi. İşte o konuşmadan öne çıkanlar: 

DEPREM YAŞANAN İLLERDE TEMEL HAKLARA ERİŞİM ENGELLERİ YAŞANIYOR 

6 Şubat'taki Kahramanmaraş merkezli deprem üzerinden tam bir yıl geçti; 11 ilimizde silinmez izler, yok olmayan, azalmayan acılar bıraktı. Kahramanmaraş, Hatay, Malatya, Adıyaman, Gaziantep, Diyarbakır, Şanlıurfa, Osmaniye, Kilis, Adana, Elâzığ; her biri neredeyse silinmiş hafızalar ve anılar, dümdüz olmuş bir coğrafya ve sadece yıkılan binalar değil yok olan hayatlar, anılar, tarih, gelecek ve geleceğe ilişkin hayallerin olduğu bir coğrafya… Depremin üzerinden bir yıl geçti, dün tüm milletvekilleri, yurttaşlarımızla depremin etkisi altında büyük kayıplar yaşanan 11 ilimizdeydik. Her birimizin de tanıklık ettiği üzere, üzerinden bir yıl geçmiş olmasına rağmen hâlâ en temel haklara -barınma, beslenme, eğitim başta olmak üzere- erişememiş yüzbinlerce insanımızın o çığlıkları ve talepleriyle karşı karşıya kaldık. Acıları paylaşmak, kayıpları anmak elbette çok çok önemliydi ancak geride kalanların çığlıklarını duymak, çözüm ve etkin bir görev üstlenmesi gereken bu Parlamentonun asli görevlerinden birisi olmalıydı, olmalıdır.

DEPREMZEDELERİMİZİN ÇIĞIĞINI DUYMAK PARLAMENTO ÜYELERİ OLARAK HEPİMİZİN GÖREVİ 

Parlamento, milletin iradesinin temsil edildiği ve milletin o en temel sorunları başta olmak üzere çözüm üretmesi gereken, en etkin, millî iradenin tecelligâhıdır. Bundan sonra da eksiklerimizi bilerek, yapılması gerekenlerin farkında olarak, aklı ve bilimi rehber edinerek o çığlıkları duymak ve adalet taleplerinin, hak taleplerinin gereğini bu çatı altında yerine getirmek her birimizin öncelikle Parlamento üyesi olarak ve ardından insan olarak görevi olduğunun altını bir kez daha çizmek isterim.


 

İTİP KAKTIĞIMIZ DOĞANIN SESİNİ DUYMADIK 

6 Şubat depreminden önceki süreçte neleri duymadığımızı ya da neleri unuttuğumuzu da bir kez daha burada ifade edilmesinin önemli olduğunu düşünüyorum. Doğanın, ekosistemin sesini duymadık, duysak da unutmayı tercih ettik ve unuttuk. Oysa unutulan şey, doğayı itip kaktığımız bir dünyadan çok daha büyük bir güçle itip kaktığımız doğanın bizi bir kenara savurduğu bir dünyaya geçtiğimiz yani iklim krizinin ve ekosistemin tahribatının sebep olduğu o savrulmayı görmedik ya da unuttuk.


YÖNETTİĞİ MECLİS OTURUMUNDA DEPREMZEDE EMİNE’NİN SELAMINI PAYLAŞTI Deprem felaketini yaşayan illerde kayıplar sadece yıkılan binalar değildi. Tanıklık ettik ki orada, hayalet kentlere dönüşmüş coğrafyada deprem sonrasında başka gerçeklikler de başka travmalar da yaşanıyor. Söz verdim, burada ifade edeceğim: Çukurova Üniversitesinde Çocuk İyilik Merkezi diye bir merkez kurulduğunu, depremde enkaz altında kalmış çocukların, uzuv kaybı yaşayan çocukların tamamen gönüllülerin katkılarıyla o uzuvlarının, protezlerinin ve ruhlarının tedavi edildiğini ve bunun bu çatı altında daha da büyüyerek, daha da genişleyerek sürmesinin bir insanlık görevi olduğunu ifade etmek isterim. Size bacağını kaybetmiş Emine'nin selamını getirdim. Enkazdan çıktığında Emine ilk şu sözleri ifade etmiş: "Yürüyerek üniversite sınavına gidemeyecek miyim?" Dün elinde mikrofon, yürüyerek sahneye gelip en büyük mutluluğunun yürüyerek üniversite sınavına gitmiş olmak olduğunu bize ifade etti. Evet, Çocuk İyilik Merkezine, başta rektör olmak üzere, katkı veren herkese teşekkür etmenin bir insan olarak, bu Parlamentonun bir bireyi olarak üzerime düşen bir görev olduğunu ifade ederek sözlerimi tamamlamak isterim.

CHP  Kadın Kolları Başkanı Kocabay “Artık Ne Aile Var Ne Toplum Ne De Güçlü Ülke Bebekler Küvözde Öldürüldü" CHP Kadın Kolları Başkanı Kocabay “Artık Ne Aile Var Ne Toplum Ne De Güçlü Ülke Bebekler Küvözde Öldürüldü"


SİZİ UNUTMUYORUZ, UNUTTURMAYACAĞIZ 

Ön tedbirlik ilkesinin hayata geçmesiyle deprem felaketinin yıkıcılığının ve sonrasındaki acıların hafifletilebileceğine, en azından önlenebileceğine ancak ön tedbirliliğin unutulduğuna hep birlikte tanıklık ettik. Unuttuklarımızın, ihmal ettiklerimizin ya da yapmadıklarımızın varlığını hepimiz bilerek ve o bölgede yaşanan acıları yüreğimizde çok fazla hissederek ama aynı zamanda bir daha yaşanmaması için de bu konuda önümüzdeki süreçte millet iradesinin tecelligâhı Parlamentonun daha hassas, daha etkin bir görev ve faaliyet yürütmesini buradan bir kez daha ifade etmeyi bir borç bilirim. Bu vesileyle "Kaybettiğimiz canlarımızın ardından bizi unutmayın." diyen depremzedelerden deprem sonrasında telafi ve kalıcı çözümler üretmekte yetersiz kalındığına ilişkin gelen tüm çığlıkları duyduğumuzu belirtmek, bundan sonraki süreçte de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin bu çığlıklara sessiz kalmayarak gereğini yapacağına dair burada sizler adına söz vermek ve yapılmayanlar için de o bölgede yaşayan yurttaşlarımıza her birimizin bir özür borcu olduğunu ifade etmek isterim.


AİLELERİN ADALET MÜCADELESİNDE YANINDAYIZ

 Hatay’da 6 Şubat’ta her gün yaşanan dramı birlikte yaşadık. Anılarımız bir kez daha o ilk günün tesirindeydi; yıkılmış, yerle bir olmuş sokaklar, sıkı sıkıya sarılan anılar... Tuttukları yaslarında, haklarını teslim için verdikleri adalet mücadelesinde o felaketi yaşayan yurttaşlarımızın yanında olacağımızı, geride kalan acılı ailelerin adalet taleplerinde de bu Parlamentonun onları yalnız bırakmayacağını ve yaşananları, yaşatılanları unutmayacağımızı, unutturmayacağımızı bir kez daha ifade etmek isterim.